Türkiye Hikâyesini Dünyaya Anlatacak

TİM ve Ekonomi Bakanlığı koordinasyonuyla hazırlanan Türkiye markasının yurt içi ve yurt dışındaki tanıtım atağı resmen başlatıldı. Lansmanda konuşan Başbakan Davutoğlu, “Türkiye kendisini dünyayı tanıtmak konusunda yeni bir değer kazanıyor. Gücümüzü ve potansiyelimizi keşfettik. Şimdi Türkiye'nin gücünü keşfetme çağrısı yapacağız” dedi.

TİM öncülüğünde Ekonomi Bakanlığı himayesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları ile gerçekleşen, Hükümet’in programına alarak desteklediği Türkiye’nin yeni markasının tanıtım atağı başladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla 25 Aralık 2015 tarihinde Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen Türkiye markası lansmanı, çalışmaya destek veren kurum ve kuruluşların temsilcileri ile iş, siyaset ve spor dünyasından çok sayıda ünlü ismi ağırladı. Aralarında Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, TFF Başkanı Yıldırım Demirören, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, Ali Koç ve Mehmet Ali Yalçındağ'ın da olduğu ünlü isimler, hem yurt içinde hem de yurt dışında başlatılan tanıtım atağıyla ilgili bilgilendirildi. Türkiye Markası'nın tanıtım lansmanında önemli açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, dünyanın Türkiye'yi daha çok tanıması için çalışmaların sürdürüleceğini belirtti.

Türkiye’nin her açıdan tanınmayı ve tanıtılmayı hak eden bir noktaya geldiğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, “Türkiye kabuğunu kırdı, yüzünü, yönünü tüm yönlere çevirdi. Her açıdan dünyaya açıldı. Başarılar arttıkça öz güvenimiz tazeledikçe daha etkin bir küresel aktör haline geldik” diye konuştu.

Logo ve slogan karmaşadan kurtarıyor

Ahmet Davutoğlu, Türkiye Markası tanıtım toplantısındaki konuşmasında, 2012'de TİM'in koordinasyonuyla başlayan çalışmaların, geçen yılın ilk döneminde ilk meyvelerini verdiğini, Türkiye'nin yeni logosu ve sloganının tanıtıldığını hatırlatarak, Türkiye Discover the potential sloganının ortak bir slogan, işaret olduğunu söyledi. Logo ve sloganın, tüm iş adamlarını, Türkiye'yi tanıtan bütün kurumları dağınıklıktan, karmaşadan kurtardığını dile getiren Davutoğlu, "Türkiye'nin gücünü keşfetmesi, gücünün farkına varması, 7'den 70'e her vatandaşımızın yüreğinde hissetmesi gereken bir husustur" ifadesini kullandı. Davutoğlu, ferdi hayatta olduğu gibi ülkelerin hayatında da öz güvenin her şeyden daha önemli olduğunu kaydederek, "Öz güven bana göre kendi gücünü, kendi imkânlarını, kendi sınırlarını keşfetmektir ve en büyük ihtiyacımız, en büyük güç kaynağımız öz güvenimizdir. Öz güvenini kaybeden ülkelerin atılım yapma gücü kalmaz" diye konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, rekabet gücünün korunması için şubat ayında birtakım tedbirler alındığını belirterek, "Bu tedbirlerden biri olarak Bağımsız Devletler Topluluğu'nda bulunan 8 ülkeden 400 binin üzerinde turist getiren seyahat acentelerinin kredi garantilendirme fonu teminatıyla kredi kullanmaları sağlanarak finansmana erişim imkânları getirilmişti. Bu uygulamayı kapsamını genişlettirerek devam ettiriyoruz. Bu çerçevede turist getirilen ülke sayısını 27'ye çıkardık. Yani sadece Bağımsız Devletler Topluluğu'ndaki 8 ülkeye verilen özel teşvikler 27 ülkeye yaygınlaştırılıyor" dedi.

Türkiye'yiz ve gücümüzün farkındayız

Türkiye'nin son 13 yılda büyük bir devinim içinde olduğunu belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gerçekleştirdiğimiz birçok büyük devrimlerin arkasındaki en büyük devrim öz güven devrimidir. Kişi başına milli gelirden ihracat kapasitemize, kongre turizminden turist sayısına kadar çok büyük bir atılım içinde olduğumuzu herkes görüyor. Öz güvenin artması ve gücün farkına varmak, kendini keşfetmek için özel sektörün gücüyle kamu yönetiminin birbirini tamamlaması, birbiriyle tam bir uyum içinde hareket etmesi gerekir. Biz birlikte Türkiye'yiz, biz birlikte güçlüyüz. Biz Türkiye'yiz ve gücümüzün farkındayız. 'Biz Türkiye'yiz' derken aslında tarihin en kadimine hitap ediyoruz. Çatalhöyük'ten İstanbul'a kadar, tarihin ilk yerleşik toplumundan en gelişmiş dersaadete kadar bütün o tarihe baktığımızda en kadim tarih bizim ülkemizdedir. Coğrafyanın en merkezisine sahibiz. Avrupa Birliği-Türkiye zirvesini gerçekleştirdiğimizde Avrupa Birliği liderlerine hitaben 'Biz bir Avrupa halkıyız ve Avrupa'nın kaderi biz olmadan çizilemez' demiştim. Ondan birkaç gün sonra Bakü'ye gittiğimizde de Bakü'de Diplomasi Enstitüsü'nde hitap ederken, 'Biz bir Asyalıyız ve Asya'nın tarihi biz olmadan yazılamaz' demiştim. Geçtiğimiz günlerde Türkiye-Afrika Birliği Stratejik Düşünce Kuruluşları Toplantısı'na katıldığımda da hiç gocunmadan, hiç yabancılık hissetmeden 'Biz Afrikalıyız ve Afrika'nın ortasına kadar her yerde bizim izimiz var' demiştim. Bizi tek bir kültüre hapsetmek isteyenlere karşı, tek bir coğrafyaya mahkum etmek isteyenlere karşı gür bir sesle bir kez daha haykırıyoruz. 'Biz Avrupalıyız, biz Asyalıyız, biz Afrikalıyız, biz Karadenizliyiz, biz Akdenizliyiz, biz Egeliyiz, biz Balkanlar'ız, biz Kafkasya'yız, biz Orta Asya'yız, biz Ortadoğu'yuz, biz Mezopotamya'yız, biz Rumeli'yiz. Tarih bizle başladı ve tarih bizle yazılacak. Bunu gururla ifade ediyoruz."

Küresel ekonominin merkezinde Türkiye olacak

Ahmet Davutoğlu, Türkiye gibi bir ülkeyi tanıtmanın kolay ve böyle bir ülke adına konuşmanın gurur verici olduğunu ifade ederek, "Bizim kültürümüze değmemiş medeniyet yoktur. İlk tarım toplumundan İskender dönemine, Roma dönemine, Selçuklu'ya, Osmanlı'ya, İslam medeniyetine, Orta Asya'dan gelen Horasan kültürüyle meczetmiş bütün kültürel harmanlanmaya biz sahibiz. Açın Mesnevi'yi, her yerden bir iz bulursunuz. Bu büyük kültürel birikimle biz her bir medeniyete değerek, insanlığı temsil ediyoruz. İnsanlığı bütünüyle temsil eden çok az coğrafya vardır ve insanlık kültürünü bu anlamda en güçlü şekilde temsil eden temerküz ettiği coğrafyada bizim ülkemizdir" dedi. İpek Yolu'ndan bugünkü enerji hatlarına, ulaşım koridorlarından büyük küresel ekonomik networklere kadar her yerde Türkiye'nin olduğunu ve küresel ekonominin merkezinde Türkiye'nin olacağını belirten Davutoğlu, "Dünyaya kapanmayacağız, dünyaya açılacağız. Dünyaya açılırken de kimliğimizi, ait olduğumuz toprağın o derin kültürünü büyük bir onurla temsil edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Tanıtım noktasında yeni bir değer

Davutoğlu, tanıtım logosunun önemine işaret ederek, gerek geometrik simgesel anlatımla gerekse simgelerin kültür tarihindeki yeri itibarıyla Türkiye'nin bütününü temsil ettiğini söyledi. Türkiye'nin kendisini dünyaya tanıtmak noktasında yeni bir değer kazandığını belirten Davutoğlu, Türkiye Markası kampanya lansmanının, Türkiye'nin kanaat önderlerinin ortak bir akılla imza attığı, Türkiye markası ve sloganı "Türkiye Discover the potential" için dönüm noktalarından biri olacağını kaydetti. Davutoğlu, Türkiye markasının başlatılan tanıtım kampanyası ile yurtdışında ve Türkiye'de milyonlarca kişi ile buluşacağını, Türkiye'nin gücünü ve potansiyelini keşfetme çağrısı yapacağını, Türkiye'nin yeni markasıyla binlerce yıllık medeniyetlerle yoğrulmuş hikayesinin dünyaya anlatılmaya başlanacağını söyledi.

Büyümüş dünya ekonomileri arasında söz sahibi olduk

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye ekonomisinin geçirdiği dönüşüm ve kalkınma ile birlikte büyümüş dünya ekonomileri arasında söz sahibi konuma eriştiğini vurgulayarak, "Her açıdan tanınmayı ve tanıtılmayı hak eden bir noktaya geldik. Ülkemiz 2002'de cari fiyatlarla dünyanın en büyük 21'inci ekonomisi iken, bugün 18'inci. Daha üst sıralara doğru yolumuza devam ediyoruz. 2014 sonu itibarıyla Türkiye, Avrupa'daki en büyük 7'nci ekonomidir. Türkiye kabuğunu kırdı, yüzünü, yönünü tüm dünyaya, bütün yönlere çevirdi, her açıdan dünyaya açıldı. Başarılar arttıkça, öz güvenimiz tazelendikçe, her geçen gün daha önemli, daha etkin bir küresel aktör haline geldik" diye konuştu. Türkiye'nin dünyaya yüzünü dönmesinin, özellikle ekonomik faaliyetler açısından son derece önemli sonuçlar doğurduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Dış ticaret 2002'de 87.6 milyar dolar, dış ticaret hacmimiz 2014'te 3.6 kat artarak 400 milyar dolara yükseldi. 2002'de 36 milyar dolar olan ihracatımızı, 2014'te 158 milyar dolar seviyesine çıkardık. Yekunda nicelik olarak artış olmasına rağmen kur oynamaları dolayısıyla bu sene küçük bir düşüş beklesek de inşallah yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz.”

İhracatta yakalanan ivme

2002'de Türkiye’deki ihracatçı firma sayısının 31 bin 700 iken, 2015 ocak-ekim dönemi itibarıyla Türkiye'deki toplam ihracatçı firma sayısının 59 bin 100'e yükseldiğini dile getiren Davutoğlu, bu durumun, ihracat yapma kültürünün aradan geçen süre içinde sergilediği pozitif gelişimin bir yansıması olduğunu belirtti. Davutoğlu, şöyle devam etti: “2002'de 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayısı sadece 9 iken, 2014'te 37'ye yükseldi. 2002'de 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 8 iken, 2014'te 34'e yükseldi. Siyasi istikrarın ve siyasi itibarın semeresini, en çok ekonomide gördük. 1984-2002 döneminde Türkiye'ye sadece 14.8 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım gelmişti. 2003-2014'te ise 149 milyar dolar yabancı yatırım girerken, Türk firmaları da 12 yılda 27 milyar dolarlık dış yatırım gerçekleştirdi. 1974-2002'de yurtdışında üstlenilen müteahhitlik hizmetleri bedeli sadece 46 milyar dolardı. 2002-2015'te 273 milyar dolarlık iş üstlenildi ve dünyada bu alanda en başarılı birkaç ülkenin arasına girdik. Bu gelişmeler, Türk yatırımcısının ve Türk markalarının uluslararası saygınlık kazanmakta olduğunun açık bir göstergesidir. Bu nedenle tempoyu, hızı daha da artıracağız."

Yeni destinasyonlar için yeni çalışmalar

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 2002'de 13 milyon olan turist sayısının 2014'te 37 milyona çıktığını kaydederek, turizmdeki performansı korumak ve ilaveten yeni destinasyonlar açmak için sektörü daha ileriye götürecek çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Davutoğlu, "Rekabet gücümüzün korunması için 2015 yılının başında, şubat ayında birtakım tedbirler zaten almıştık. Bu tedbirlerden biri olarak Bağımsız Devletler Topluluğu'nda bulunan 8 ülkeden 400 binin üzerinde turist getiren seyahat acentelerinin kredi garantilendirme fonu teminatıyla kredi kullanmaları sağlanarak finansmana erişim imkânları getirilmişti. Bu uygulamayı kapsamını genişlettirerek devam ettiriyoruz. Bu çerçevede turist getirilen ülke sayısını 27'ye çıkardık. Yani sadece Bağımsız Devletler Topluluğu'ndaki 8 ülkeye verilen özel teşvikler 27 ülkeye yaygınlaştırılıyor" dedi. Davutoğlu, "Bu doğrultuda nisan-mayıs 2015 döneminde bin 983 uçuşa toplam 22 milyon 173 bin lira ödeme yaptık. 2015 yılı için uygulanan bu desteğimizi 2016 turizm sezonu başlangıcında nisan-mayıs aylarında gerçekleştirecek uçuşlar için de genişleterek devam edeceğiz. Antalya, Muğla ve İzmir havalimanlarına turist getirecek uçaklara vereceğimiz destek, artık belli ülkelerden gelecek uçaklar için değil, çıkış noktası neresi olursa olsun tüm dünyadan, bütün ülkelerden gelecek uçaklar için uygulanacaktır" diye konuştu.

Dünyayı dolaşmasak ticari ilişkileri artıramazdık

Türkiye'nin turizmi alanındaki üstünlüğünü ve rekabet gücünün sürdürülmesini amaçladıklarını belirten Davutoğlu, turist gelen ülkeleri bir sayı sınırlaması yapmadan genişletmek suretiyle ülkenin turizminde olası pazar daralmaları karşısında da tedbirlerin alındığını, yeni pazarlara açılması için turizm sektörünü destinasyon bazında da desteklemeye devam edecekleri vurguladı. Başbakan Davutoğlu, bu rakamlardaki iyileşmelerin arkasında iyi planlanmış stratejiler, hükümetin ve iş dünyasının emeği olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: "Yatırım Destek Ajansımızı kurmasak, DEİK gibi kuruluşlarımızı aktif hale getirmesek, iş ve yatırım ortamını iyileştirmesek bu kadar yatırım çekmemiz mümkün olmazdı. Eğer dünyayı karış karış dolaşmasak, diplomasiye derinlik kazandırmasak, ekonomik ve ticari ilişkileri böyle artıramazdık. 2002'de 163 olan dış temsilcilik sayımız, şu anda 228. Dünyada en fazla dış temsilciliği olan 7. ülke konumundayız. Bugün Türk Hava Yolları 108 ülkede 261 şehre uçuş yapıyor. İşte gücünü keşfetmek budur. 2002'den bugüne kadar yurtdışında ticari müşavir kadromuzu 3 katına çıkardık. 17 ülkeyle yüksek düzeyli iş birliği konseyleri kurduk, bölgesinde ve küresel ölçekte iş birliği mekanizmalarını güçlendirdik. Bugün 17'si yürürlükte, dördü de onay sürecinde olan 21 serbest ticaret anlaşmamız bulunuyor. Hâlihazırda 14 ülke ve ülke grubuyla serbest ticaret anlaşması müzakerelerimiz de devam ediyor."

Avrupa için vize serbestisi

Davutoğlu, vizesiz ziyaret edilen ülke sayısını 42'den 69'a çıkardıklarını belirterek, başta iş dünyası olmak üzere pek çok kesimin yakından takip ettiği AB ve vize serbestîsi konusunda da bazı gelişmeleri paylaştı. AB ile vize serbestîsi diyalogunun mutabakat metni ve geri kabul anlaşmasının da imzalandığını anımsatan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye AB Zirvesi'yle ilişkilerimizi yeni bir boyuta taşıdık. Bu çerçevede bütün vatandaşlarımızı ilgilendiren Türkiye-AB ilişkilerinin en kritik ve sembolik değeri en yüksek adımlarından birisi olan vize konusu son derece önemli. Avrupa'ya vize muafiyeti önümüzdeki yıl en geç ekim ayında devreye girecek. Öncelikle vatandaşlarımızın Schengen bölgesine seyahatlerinde 2016 tarihi itibariyle vizeden muaf olmaları çerçevesindeki çalışmalarımızı ve gerekli yasal düzenlemeleri sürdürüyoruz. Biz çok önem verdiğimiz vatandaşlarımız için vize serbestisi sürecinin de takipçisi olacağız. Önümüzdeki süreçte bize düşen 2016'da vatandaşlarımız için vize serbestisinin sağlanması yönünde yasal ve operasyonel olarak yapılması gerekenleri tamamlamaktır."

Hedef: Türkiye'yi uluslararası arenada güçlendirmek

Başbakan Ahmet Davutoğlu, gelecek yıl ekim ayında Türk vatandaşları için vize serbestîsinin sağlanabilmesi amacıyla da çok sayıda yasal düzenlemeyi Meclis'e sevk edeceklerini ifade ederek, önümüzdeki hafta görüşmeyi planladığı muhalefet liderlerine bir kez daha çağrıda bulunarak, vatandaşların ekim ayında vize muafiyeti imkânı çerçevesinde Avrupa'ya serbestçe seyahat edebilmeleri için Meclis'e sevk ettikleri gerekli yasaları bir an önce çıkarmaları konusunda destek vermelerini istedi. Bu şekilde iş adamlarının, aydınların, sporcuların, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının konsolosluk kapılarında beklemeden Avrupa'ya gidebileceklerini belirten Davutoğlu, bu ve benzeri yoğun diplomasi, görüşmeler ve anlaşmalar sayesinde ülkenin en iyi şekilde tanıtımı ve yapılan gayretler sayesinde uluslararası yatırımlar ile dış ticaret hacminin arttığını kaydetti. Davutoğlu, hedeflerinin Türkiye'yi uluslararası arenada daha güçlü ve daha başı dik bir ülke yapmak olduğunu vurguladı.

Ekonomide başarı sürecek

Davutoğlu, dünya ekonomisinde zorluklar, coğrafyada travmalar yaşanırken ekonomide başarılı bir performans göstermeye devam ettiğini söyledi. Birinci nesil reformlarla son 13 yılda zor şartlardaki Türkiye'yi atıl kapasiteyi en iyi kullanacak bir ekonomik performansa ulaştırdıklarını anlatan Davutoğlu, Türkiye'deki kişi başı milli gelirin 3 bin dolarlardan 10 bin dolarlar seviyesine çıkarttıklarını kaydetti. Gelişmiş ülkelerle aradaki mesafeyi hızla kapattıklarını belirten Davutoğlu, kazanımları koruyarak gelecek dönemde bu süreci hızlandıracaklarını, reformlarla ekonomik anlamda ülkeyi orta gelir düzeyinden çıkarıp yüksek gelir grubuna taşımayı hedeflediklerini aktardı. Başbakan Davutoğlu, bunun için hükümetin, hükümet programının ve eylem programlarını kamuoyuyla paylaştıklarını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hedeflerimizi bir bir hayata geçirmeye kararlıyız. Gururla söyleyebiliriz ki çevremizdeki bütün zorluklara, jeopolitik depremlere rağmen Türkiye emniyet ve güven içinde itibarına itibar katmaktadır. İçeride ve dışarıda Türkiye'nin gücünü kırmak isteyenler hiç bir zaman muvaffak olamayacaklardır. Bütün zorlukların üstesinden gelecek güce ve siyasi iradeye sahibiz. Türkiye gücünün farkındadır. Türkiye imkan ve kaynaklarının farkındadır. Türkiye kadim tarihinin farkındadır. Türkiye merkezi coğrafyasının, merkez ülke olma gerçeğinin farkındadır. Türkiye kültürel kuşatıcılığının, evrensel ve yerel değerleri birleştiren köklü kültürel derinliğinin farkındadır. Türkiye ekonomik dinamizminin farkındadır. Türkiye milletinin gücünün farkındadır. Bu gücü bütün dünyaya tanıtacak olan bu tanıtım kampanyasının hayırlı olmasını diliyorum."

Tek bir imajla, tek bir desenle hedef kitlelere ulaşmanız gerekir

Türk ihracatçılarının, bugüne kadar çeşitli fuar ve organizasyonlarla yurt dışında Türkiye markasını pekiştirdiğini belirten Mustafa Elitaş, çalışmaların daha sistemli bir şekilde artırılacağını söyledi.

Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Türkiye Markası İletişim Kampanyası programında ihracat performansı hakkında değerlendirmelerde bulundu. Elitaş, Türkiye'nin ihracat atağı için küresel ölçekte başlatılan Türkiye Discover the Potential iletişim kampanyasına ilişkin, "Algıyı oluşturabilmek için, zihinlerde belli bir yer edebilmek için tek bir imajla, tek bir desenle ve tek bir şekille hedef kitlelere ulaşmanız gerekir" dedi. Türk ihracatçılarının, bugüne kadar çeşitli fuar ve organizasyonlarla yurt dışında Türkiye markasını pekiştirdiğini belirten Elitaş, çalışmaların daha sistemli bir şekilde artırılacağını söyledi. Elitaş, Türkiye Discover the Potential iletişim kampanyasının bütüncül etkilerine ilişkin, şunları kaydetti: "Algıyı oluşturabilmek için, zihinlerde belli bir yer edebilmek için tek bir imajla, tek bir desenle ve tek bir şekille ulaşabileceğiniz hedef kitlelere ulaşmanız gerekir. 1 Aralık'tan itibaren başlattığımız ve 31 Aralık'ta sona erecek yurt dışındaki televizyonlarda, gazetelerde ve dergilerde imajını ve markasını oluşturabilen, gücünü ve potansiyelini keşfet çağrısıyla bir taraftan yurt dışında Türkiye'ye yatırım yapmak için hevesli olan iş alemini buraya çağırabilmek için iletişim çalışması yapacağız. Türkiye'nin doğal güzellikleriyle turizm imkanlarını nasıl kullanabileceğimiz konusunda Türkiye'yi tanıtabilmek, öte yandan da Türkiye iş adamlarını kendilerine bir motivasyon sağlayabilmek için, dünyadaki paydaşları ve iş ortaklarıyla daha heyecanlı bir şekilde ortaya çıkabilmek için verilmiş bir enerji, sinerji diyebiliriz."

İhracatta yüzde 1-1.5 artış öngörüyoruz

Pazarlamada en önemli yöntemin hedef kitlelere ulaşabilmek olduğunu anlatan Elitaş, tanıtım kampanyalarında kullanılan turkuaz rengin kitleleri etkileyeceğine dikkati çekti. Elitaş, "Her gün değişik yöntemlerle, değişik sistemlerle değil ama baktığınızda, uzaktan gördüğünüzde turkuaz bir rengi gördüğünüzde 'Bu Türkiye markası mıdır?' diye bir algı oluşturmak için gayret göstermeliyiz" ifadelerini kullandı. Türkiye Discover the Potential kampanyasıyla ilgili yurt içi çalışmaları da artıracaklarını vurgulayan Elitaş, 2016 yılı ihracatında artış sağlamak için çalışacaklarını dile getirdi. Elitaş, bu yılın ihracat çevreleri ve Türkiye ekonomisi için zorluklarla dolu bir süreç içerdiğini anımsatarak, şöyle devam etti: "Zor bir süreçten geçtik. Dünya ekonomisinde ortaya çıkan daralmayla birlikte Türkiye de bundan nasibini aldı. Bizim hesaplarımıza göre 2015 yılının 10 ayında kur endeksli 11 milyar dolarlık bir ihracat eksikliğimiz ortaya çıkacak ama miktar bazında baktığımızda yüzde yaklaşık 1.5 ihracat artışı olduğunu görüyoruz. Yıl sonu itibarıyla burada toplam 13 milyar dolarlık bir ihracat azalmasıyla karşı karşıya kalacağımızı ama yine miktar bazında yüzde 1-1,5 artış sağlayacağımızı öngörüyoruz." Gelecek yılın, ihracat çevreleri için zorlu bir dönem olacağına işaret eden Elitaş, yeni pazarlara doğru açılmanın önemine dikkati çekti. Elitaş, Türkiye'nin zenginliklerini dünyaya anlatabilmek için sürekli koşması gerektiğini belirterek, eski yöntemler yerine, koordineli ve sistemli bir performans sergilenmesi gerektiğini söyledi.

Dünyanın ulaşılmayacak yerlerine ulaşmamız gereken bir yıl

Bakan Elitaş, henüz keşfedilmemiş önemli pazarların bulunduğunu belirterek, "Başta Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) olmak üzere, TİM, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği(TOBB) ve diğer tüm sivil toplum üyeleri dünyayı karış karış gezerek Türkiye'yi tanıtmak, mallarımızı oraya satabilmenin, pazarlayabilmenin yöntemlerini bulmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin küresel gelişmeleri lehine kullanabildiği için sergilediği başarılı ihracatperformansına işaret eden Elitaş, "2014 yılına kadar gelen süreç içerisinde, konjonktürel iyileşmenin verdiği etkilerin Türkiye'nin iyi değerlendirilmesiyle bir noktaya doğru geldiğimizi ifade etmek istiyorum ama 2016 yılının konjonktürel gelişmelerin minimum seviyeye ineceği, artık özelliklerimizle ön plana çıkacağımız, koşarak dünyanın ulaşılmayacak yerlerine ulaşmamız gereken bir yıl olduğunu düşünüyorum. Burada bulunan tüm katılımcıların bu şevkle çalışacaklarına inanıyorum" diye konuştu.

Seferberlik başlatacağız

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, "Bakanlık olarak diğer paydaşlarla birlikte önümüzdeki süreçte güçlü bir tanıtım kampanyasına başlayacağız. Dokunmadığımız, kendimizi ifade etmediğimiz insan kalmasın diye bir seferberlik başlatacağız" dedi.

Toplantının açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, TİM Başkanı Mehmet Ekşi'nin kendisine çalışmanın hikâyesini anlatmasının ardından çok duygulandığını dile getirdi. Çalışmada, bu coğrafyada duyguların ifade edilmesi için kullanılan tüm simge ve sembollerin bir hasılası olduğu değerlendirmesinde bulunan Ünal, şunları kaydetti: "İnsan, kendi içindeki duygularını belli simge ve semboller üzerinden ifade eder. Onun üzerinden de kendini ifade eder, duygudaşlık kurar ve tanımlar. Biz aslında çok şanslı bir dönem yaşıyoruz. Çünkü 13 yıldan beri Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, cesaretin ve kararlılığın, Başbakanımızın riyasetinde bilgeliğin ve Türkiye'nin potansiyeli olan, burada bulunan girişimcilerin, Türkiye aşıklarının duygu ve düşünceleriyle, değerleriyle birlikte Türkiye yükselecek." Ünal, Bakanlık olarak diğer paydaşlarla birlikte gelecek süreçte güçlü bir tanıtım kampanyasına başlayacakları bilgisini vererek, "Dokunmadığımız, kendimizi ifade etmediğimiz insan kalmasın diye bir seferberlik başlatacağız. Bizim kendimizi doğru ifade etmemiz, bizim algılanma biçimimizle, bizim kendimizi algıladığımız şekil arasındaki makası kapatmamız gerekiyor" diye konuştu.

Marka olan Türkiye'nin kendisidir

2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı amaçladıklarını söyleyen Mehmet Büyükekşi, Türkiye içinde ve dışında iş yapan tüm kişi ve kuruluşlarla birlikte Türkiye'nin hikayesini dünyaya anlatacaklarını vurguladı.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Türkiye yeni markasıyla hikayesini dünyaya anlatıyor. Amacımız, yeni markamızdan ve bu marka vesilesiyle başlattığımız küresel iletişim atağından ülke insanının haberdar kılınmasıdır. Aslında ‘Türkiye Discover the Potential’ bir marka değildir. Marka olan Türkiye'nin kendisidir” diye konuştu. Önlerine büyük hedefler koyduklarını, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı amaçladıklarını aktaran Büyükekşi, Türkiye içinde ve dışında iş yapan tüm kişi ve kuruluşlarla birlikte Türkiye'nin hikayesini dünyaya anlatacaklarını vurguladı. Türkiye’nin muazzam bir medeniyetler zincirinin mirasçısı olduğunu hatırlatan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Şimdi vakit bu gururu, bu medeniyet ufkunu, bu ilahi ahengi ve harmoniyi, tüm dünyaya anlatmanın vakti. Türkiye’nin yeni markasını milletimize sunmanın gururunu yaşıyoruz. Bugün, 300 yıldır sürdürdüğümüz, ‘Biz Batı mıyız yoksa Doğu muyuz?’ tartışmasını, ‘Biz hem Doğuyuz hem Batıyız’ diyerek noktalamanın günü” diye konuştu.

Tüm dünyaya bir teklif yapıyoruz

Mehmet Büyükekşi, milletin kendilerinden hizmet beklediğine değinerek, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hükümet ve projede katkısı olan herkese teşekkür ederek şöyle devam etti: “Türkiye Discover the Potential'la tüm dünyaya bir teklif yapıyoruz. Bu teklif, sıradan bir reklam sloganı veya tanımlayıcı bir işaretten ibaret değildir. Bu teklif Doğu-Batı şeklinde ikiye bölünen insan medeniyetine insan ruhuna ve insan zihnine yapılan büyük bir birleşme çağrısıdır. Rabbin yarattığı insan ırkını coğrafyanın, dilin ve siyasetin ayraçları ile bölmek vakti dolmuştur. Yeni markamızın işaret diliyle, dünyaya şunu söylüyoruz: ‘Biz, üzerinde yaşadığımız coğrafya ve taşıdığımız mirasla, Doğu’nun ve Batı’nın bir senteziyiz. Dünyayı ve kendisini keşfe çıkan her kişi, bu topraklarda, bölünmüş ruhunun diğer yarısını bulacaktır. Bu topraklar, gönül gözüyle bakmayı bilenlere, zaman gelir Mevlana’nın ‘Gel ne olursan ol gel’ çağrısında, zaman gelir Tatyos Efendi’nin bir bestesinde ruhunun öbür yarısını teklif eder. Bu nedenle markamız varoluşuyla, tüm dünyaya yapılan güçlü ve ilham verici bir keşfe davet çağrısıdır. İnsanlığın hazinelerini ve medeniyetlerin birleşmiş ruhunu keşfetmeye davettir bu çağrı.” Büyükekşi, “Türkiye Discover the Potential” markasının Türkiye’nin küresel tanıtımına paydaş olan tüm sivil toplum örgütleri, büyük holdingler, reklam, iletişim ve medya dünyasının temsilcilerinin ve akademisyenlerin birlikte geliştirdikleri ortak bir teklif, ortak bir işaret olduğunu kaydederek, Türkiye'nin hikâyesini hep birlikte anlatma işini kolektif bir eyleme dönüştüreceklerini söyledi.

Türkiye hikâyesini dünyaya anlatacak

Türkiye Markası lansmanı ile Türkiye'nin kanaat liderlerinden başlanarak ülke insanına tanıtımı amaçlanıyor. Ayrıca gelecek haftadan itibaren bazı şirketler Türkiye’nin yeni markasıyla kendi ürün ve markalarını birleştiren reklam kampanyaları yapacaklar. Kampanyaya TRT, Doğuş, Doğan, Turkuaz, Ciner, Türk Medya, Yeni Şafak, Fox, Cumhuriyet Medya Grupları ve Türk Hava Yolları ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi de destek verecek. Yurt dışı kampanyalarında ise 2016 yılından itibaren Türkiye’nin hikayesini anlatan içerikler oluşturulacak, inovatif, yeni nesil, interaktif bir iletişim politikası izlenecek.